Dini Bilgiler

Resûlullah’a (s.a.v) İtaat Etmek ve Onun Halifelerine Tabi Olmak

Resûlullah`a (s.a.v) İtaat Etmek ve Onun Halifelerine Tabi Olmak

Resûlullah’a (s.a.v) İtaat Etmek ve Onun Halifelerine Tabi Olmak

Ebû Hüreyre’nin (radıyallahu anh) rivayet ettiği bir hadiste Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim bana itaat edeerse, şüphesiz Allah’a itaat etmiş olur. Her kim de bana karşı gelirse, Allah’a karşı gelmiş olur. Her kim benim görevlendirdiğim bir âmire itaat ederse, bana itaat etmiş demektir. Benim görevlendirdiğim bir âmire karşı gelip isyan eden de bana karşı gelmiş olur.” (1)

Ebû Hüreyre’nin (radıyallahu anh) rivayet ettiği bir diğer hadiste Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), “Yüz çevirenler, emirlere karşı gelenler, itaat etmeyenler müstesna, ümmetimin tamamı cennete girecektir” buyurdu. Bunun üzerine bir sahabi, “Yüz çeviren kimdir?” diye sorunca Allah Resûlü, “Bana itaat eden cennete girecektir. Bana karşı gelen kimse, işte o yüz çeviren kimsedir” buyurmuştur. (2)

Hz. Cabir’in (radıyallahu anh) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise şöyle geçmektedir.

Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) uykuda iken birkaç melek gelir ve birbirlerine,

— Bu dostumuzun durumunu gösteren bir temsil vardır. Haydi, onun için bir temsilde bulunun, dediler. Biri,

— (Ona nasıl bildirelim, zira) o uyuyor, dedi. Biri,

— Onun gözleri uyur ancak kalbi uyanıktır, dedi. Bunun üzerine melekler Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) hakkında şu temsilde bulundular:

“Onun durumu aynen şöyledir: Düşünün ki bir adam vardır ve kendisine bir ev inşa etmiştir. Sonra evinde düğün yemeği gibi büyük bir sofra kurar. Ardından insanları davet etmesi için bir haberci görevlendirir. Haberciye kulak verenler, onu dinleyenler eve giderek sofrasından nasibini alırlar. Haberciye kulak asmayanlar ise elbette ne eve gelirler ne de sofradan nasiplerini alırlar.”

Sonra meleklerden bazıları,

Bu söylediğimizi ona açıklayın ki anlasın, dediler. Biri,

O şu an uyuyor, dedi. Bazıları da,

Uyuyan sadece gözlerdir, kalp uyanıktır, dediler. Bunun üzerine hepsi,

— Ev cennettir, davetçi de Hz. Muhammed’dir (sallallahu aleyhi vesellem). Her kim Muhammed’e (sallallahu aleyhi vesellem) itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de ona karşı gelirse Allah’a isyan etmiş olur. O, insanlar arasında, iyi ile kötüyü ayırıcı bir ölçüdür, dediler. (3)

Ebû Musa el-Eş’ari’nin (radıyallahu anh) rivayet ettiği bir hadis-i şerif te Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur.

Ben ve benimle birlikte Allah Teâlâ’nın gönderdiği dinin misali aynen şöyledir: Adamın kavminin karşısına geçerek, ‘Ey kavmim! Ben şu gözlerimle buraya doğru gelmekte olan düşman askerleri gördüm. Ben sadece bir uyarıcıyım; başınızın çaresine bakın’ der. Bunun üzerine kavminden bir kısmı onun sözünü dinler ve birlikte gecenin bir vakti bulundukları yerden ayrılarak düşmanın saldırısından kurtulurlar. Kavminden bir kısmı ise ona inanmaz, ‘Yalancısın’ diyerek onun sözünü dinlemez. Diğerleri gibi gece vakti yola çıkmazlar ve orada sabahlarlar. Sabah olunca da düşmanın baskınına uğrarlar. Düşmanlar kimi buldularsa öldürürler. İşte, bana itaat edip benimle birlikte gelen dine tabi olanlar ile bana isyan edip benimle birlikte gelen hak dini yalanlayanların misali böyledir.

Abdullah b. Amr’dan da rivayet olunduğuna göre, bir defasında Resulullah (sallallahu aleyhi vessellem) şöyle buyurdu:

İsrâiloğulları’nın başına gelenlerin aynısı ümmetimin başına da gelecektir. Ayakkabının ayakkabıya eşitliği gibi aynı durumda olacaklardır. Hatta onlardan bir kimse açıkça annesine yaklaşan kimse olsa ümmetimden de böyle yapanlar çıkacaktır. İsrâililoğulları yetmiş iki millete ayrılmışlardı. Ümmetim ise yetmiş üç millete ayrılacaktır Bunlardan biri hariç hepsi cehennemde olacaktır.” Bunun üzerine sahabiler,

Onlar kimlerdir yà Resulallah?” diye sordular da: Resûl-i Ekrem de (sallallahu aleyhi vesellem), “Benim ve sahabilerimin gittiği yoldan ayrılmayanlardır” buyurmuştur.” (5)

Irbåd b. Sariye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gün Allah Resûlü bize namaz kıldırdıktan sonra bize döndü ve bir vaaz yaptı. Öyle ki yapılan bu vaazdan dolayı herkesin gözlerinden yaşlar aktı, kalpler titredi. Sonra bir adam Hz. Peygamber’e,

Yâ Resûlallah! Bize yapmış olduğunuz bu vaaz, ayrılmak üzere konuşan birinin sözleri gibi duruyor. Sanki bize veda ettin. Bize ne tavsiye edersiniz, diye sordu. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) söyle buyurdu:

Sizlere Allah’tan hakkıyla korkmanızı ve başınıza amir olarak Habeşli bir köle dahi getirilse itaat edip sözünü dinlemenizi tavsiye ediyorum. Çünkü benden sonra yaşayacak olanlar pek çok karışıklık görecektir. O zamanlar geldiğinde sizlere, benim sünnetime ve doğru yola ileten halifelerimin sünnetine yapışmanızı tavsiye ediyorum. Onların takip ettiği yola, âdeta azı dişlerinizle ısırırcasına sımsıkı yapışın. Dinde aslı olmayan, sonradan ortaya çıkarılan şeylerden sakının. Çünkü (dinin asıl ve temeli üzerine bina edilmeden) çıkan her yeni bid’attir. Bid’atlar ise dalalettir, sapıklıktır.” (6)

Hz. Ömer’den (radıyallahu anh) rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:

Rabbim’e, vefatımdan sonra ashabım arasında vaki olacak ihtilafları (farklılıkları) sordum; şöyle vahyetti: Ey Muhammed! Şüphesiz sahabilerin katımda, gökyüzündeki yıldızlar gibidir. Hepsinin de bir nuru ve aydınlığı pardır. Bazısının nuru bazısınınkinden kuvvetlidir. İhtilaf ettikleri hususlar da, onların görüşlerinden birine uyan kişi benim katımda hidayet üzerindedir.” Bundan sonra Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dedi:

Benim sahabilerim yıldızlar gibidir. Hangisine tabi olursanız doğru yol da ilerlemiş olursunuz (hidayete erersiniz),” (7)

Huzeyfe b. Yemân’iın (radıyallahu anh) rivayet ettiği bir hadiste Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) demiştir ki:

Aranızda ne kadar kalacağımı bilmiyorum. -Bu arada Resûlullah Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’i (radıyallahu anhuma) işaret ederek- Benden sonra bu ikisine tabi olun. Ammâr’ın gittiği yolu takip ediniz ve İIbn Mesud size ne anlatırsa onu tasdik ediniz.” (8)

Bilal b. Haris el-Müzenî’nin (radıyallahu anh) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Allah Resûlü şöyle buyurmuştur.

Her kim benden sonra unutulmuş, terkedilmiş bir sünnetimi ihya ederse (sünnetimle amel ederek insanlara örnek olursa), o sünnetle amel edenlerin kazandıkları sevap kadar kendisine yazılır. Ayrıca onların kazandıklarından da hiçbir şey eksiltilmez. Her kim de Allah’ın ve O’nun resûlünün razı olmadığı bir bid’at ortaya çıkarırsa, onunla amel edenlerin kazandıkları günah kadar ona da yazılır. Ayrıca onların günahlarından hiçbir şey eksiltilmez.

Amr b. Avf’in (radıyallahu anh) rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Yılanın dönüp dolaşıp deliğine girdiği gibi din de nihayetinde Hicaz’a dönecektir. (10) Dağ keçisinin dağın tepesinden inip inine girdiği gibi din de Hicaz’daki sığınağına dönecektir. İslâm, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip müminlere! Onlar, benden sonra insanların bozup tahrif ettikleri sünnetlerimi düzelten, Islah eden kimselerdir.” (11)

Enes b. Mâlik (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir defasında (ben küçükken) Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) bana şöyle demişti:

Evladım! Şayet kalbinde hiç kimseye karşı bir kin ve hile olmadan sabaha yahut akşam gücün yetiyorsa bunu yap.” Resûl-i Ekrem bundan sonra şöyle dedi: “Evladım! İşte bu benim sünnetimdendir. Her kim benim sünnetimi severse beni sevmiş olur. Beni seven de cennette benimle birlikte olacaktır.” (12)

İbn Abbas (radryallahu anh) Peygamber Efendimiz’den (sallallahu aleyh vesellem) rivayet ediyor: “Ümmetimin fesadı (bozulmaya, sünnetleri terketmeye başladığı zamanında, her kim benim sünnet-i seniyyeme sımsıkı yapışırsa, onun için yüz şehidin sevabı vardır.” (13)

Ebû Hüreyre’den gelen bir başka rivayette de Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem), “Ümmetimin fesadı zamanında benim sünnet-i seniyyeme sımsıkı sarılan kişiye şehid sevabı verilir” buyurmuştur. (14)

Yine Ebu Hüreyre’den (radıyallahu anh) rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem), “Ümmetimin karışıklıklara düştüğü zamanlarda sünnet-i seniyyeme sımsıkı sarılan kişi, (sıkıntılara tahammül noktasında) ateş korunu eline alan kimse gibidir.” (15)

Enes b. Mâlik (radıyallahu anh), Resûlullah Efendimiz’in (sallallahu aleyh vesellem), “Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir” hadisini rivayet etmiş, İbn Ömer de (radıyallahu anh) bu hadisin ilk kısmının, “Her kim benim hadislerimle amel ederse o bendendir” olduğunu söylemiştir. (16)

Dârekutni’nin rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (radıyallahu anha) şöyle demiştir: “Her kim sünnet-i seniyye ile amel ederse (ona sımsıkı sarılırsa) cennete girer.” (17)

Hz. Enes’ten (radıyallahu anh) rivayet edilen bir hadiste de Allah Resûlü, “Her kim benim sünnetimi ihya ederse (canlandırırsa) benim se miştir. Beni seven de benimle birlikte cennette olacaktır.” (18)


Açıklama ve Notlar:

1 Buhârî, Ahkâm, nr. 1057.
2 Buhârî, İ’tisâm, nr. 1081; ibnü’l-Esir, Câmiu’l-Usûl, nr. 3322
3 Buhari, Í’tisám, nr. 1081.
4 Buhari, Rikák, 2/959; Müslim, Fezâil, 2/248.
5 Tirmizî, İmân, 18 (nr. 2643).
6 Ebû Davud, Sünnet, 41, Hâkim, el-Müstedrek, 1/174.
7 Süyûtî, el-Câmiu’l-Kebîr, nr. 13012; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 917
8 Tirmizî, nr. 3735, Süyûtî, el-Câmiu’l-Kebîr, nr. 3460.
9 Tirmizî, nr. 2601; İbn Mâce, nr. 206; Bezzâr, el-Müsned, nr. 3385.
10 Hicaz, Mekke, Medine, Cidde ve Taif gibi bölgeleri içine alan Arap yarımadasının ismidir.
11 Tirmizî, nr. 2630; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebir, 17/16: Ali el-Müttâkî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 1194.
12 Tirmizî, nr. 2602; Taberânî, el-Mu’cemü’s-Sagîr, nr 856.
13 Hatîb et-Tebrîzî, Mişkâtü’l-Mesâbîh, nr. 176; Münzirî, et-Tergîb ve’t-Terhîb, 1/44.
14 Taberânî, el-Mu’cemül’l-Evsat, nr. 5414; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 1/172.
15 Hakîm et-Tirmizî, Cimiu’l-Usûl, 1/119; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 937.
16 İbn Huzeyme, es-Sahîh, nr. 197, 2024; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 18146; İbn Asâkir, Târîhu Medineti Dımaşk, 38/127.
17 Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 6/140, Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 935.
18 Taberânî, el-Mu’cemü’l Evsat, nr: 9439; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 933.


Resûlullah’a (s.a.v) İtaat Etmek ve Onun Halifelerine Tabi Olmak
Dini Bilgiler

Bir Yorum Bırak