Tasavvuf

Zikir Çeşitleri

Zikir Çeşitleri

Zikir Çeşitleri

Zikir çeşitleri, dille Zikretmek, hem dil hem de kalple zikretmek, dili hareket ettirmeden manasını kalple düşünerek zikretmek ve dili hareket ettirmeden kalpte Allah lafzıyla zikretmek olmak üzere dört çeşittir.

Zikir Çeşitleri

1. Dille Zikretmek

Dil ile zikretmek doğrudur; ama yeterli değildir. İmam Gazâlî’nin ifadesiyle: “Kalp gafletten uyanmadan dille zikir yapmanın faydası az olur. Kalp huzuru şarttır. Hatta kalp huzuru olmadan ve dünya meşgalesi ile yapılan zikrin de faydası azdır. Bütün ibadetler kalbin huzuru ile değerlenir.” (1)

2. Hem dil hem de kalple zikretmek

Dil ile zikretmek kalbin uyanmasına vesile oluyor ve kalpte Allah zikri yerleşiyorsa bu zikir faydalıdır. Ama bunun çeşitli merhaleleri vardır. Mürid kalbini ve lisanını vesveselerden kurtarıp Allah’ı zikretmeye muvaffak olursa, zikir ile ünsiyet bulur ve kalbinde ilâhi muhabbet meydana gelir. Nitekim bu konuda Kur’an ve Sünnet’te çeşitli deliller de mevcuttur. Bu yolu tercih ederek müridlerini terbiye eden mürşid-i kâmiller olmuştur.

3. Dili hareket ettirmeden manasını kalple düşünerek zikretmek

Bu tür bir uygulama tasavvuf yoluna intisap edenlerde görülmemiştir. Hatta bazı ilim sahipleri de bu konuda sevap olup olmayacağına dair çeşitli görüşler bildirmişlerdir.

4. Dili hareket ettirmeden kalpte Allah lafzıyla zikretmek

Bu zikir Sâdât-ı Kirâm’ın müridlerine öğrettiği bir usuldür. Aşağıda buna ayrıca değineceğiz. Ama önce kalp zikrinin neden önemli olduğunu açıklayalım.

Kalp Zikri Neden Önemlidir?

Kalpte Allah lafzıyla zikredilince “Allah” kelimesinin sadece manası düşünülmez. Aynı zamanda kalp, bu ismin hiçbir benzerinin olmadığı da idrak eder. Zira kalp, yaratılışı gereği bu isimle zikretmekten huzur bulur. Buna “ism-i zat zikri” denir. Kalbin “Allah, Allah” diye zikretmesidir. Bunun devamında “nefy-i isbât zikri” gelir. Bu da kelime-i tevhid adı verilen “la ilahe illallah” sözlerini kalpten zikretmektir.

İsm-i zat veya nefy-i isbât zikrinde, kalbin tam bir teslimiyeti ve zikredilenin (Allah Teâlâ) bütün sıfatlarının kalpte hissedilmesi söz konusudur. Bu yüzden tüm zikirlerin en faziletlisidir. İmâm Gazâlî’nin ifadesiyle: “Kalp bu zikirle huzur bulunca ünsiyet meydana gelir. Kişi mal, mülk sevgisi ve dünyevi arzu ve isteklerden arınır. Yalnız zikrullah ile baş başa kalır. O zaman kişi, bu zikre mani olacak her şeyden uzaklaşır.” (2)

Gizli Zikri Teşvik Eden Hadis Meâlleri

Ebû Hüreyye (r.a) şöyle naklediyor: Resulullah Efendimiz (s.a.v) Mekke yolunda ilerliyordu. Cümdân denilen bir dağın yakınlarına gelince şöyle buyurdu:

Burası Cümdân denilen yerdir, yürüyün. Müferridler ileri geçmişlerdir.” Sahâbe-i Kiram,

Ey Allah’ın Resulü! Müferridler de kimlerdir?” diye sordu. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v),

Onlar Allah’ı çokça zikredenlerdir.” Buyurdu. (3)

Diğer bir rivayette ise,

Allah’ın zikrini kendilerine şiar edinenlerdir. Zikir onların yüklerini ve ağırlıklarını sırtlarından atar. Onlar kıyamet gününde Allah’ın huzuruna günahlardan hafiflemiş olarak gelirler.” buyurdu. (4)

Hadiste “şiar edinenler” diye tercüme edilen kelime (müstehtirûn) “Allah’ın zikri ile dolup taşmak, düşkün olmak” anlamındadır. Buradan şu anlaşılıyor: Demek ki zikir kalpte tam olarak yer etmedikçe dolup taşmıyor. Kalbin Allah zikriyle dolu olması da kalpte daima hatırlanması anlamına geliyor. İşte bu yüzden Sâdat-ı Kirâm, kalp zikrini tercih etmiştir.

Diğer bir hadiste ise kıyamet günü Allah Teâlâ’nın arşının gölgesinde gölgelenecek müminler sayılırken “Tek başına iken Allah’ı zikreden ve gözyaşı döken” kişiden bahsedilir. (5)

Tecrübe ile bilinmektedir ki, genellikle kalpten zikredilmediği zaman gözyaşı durmaz akar. Bu da zikrin kalpten istendiğini gösterir. Hiç şüphesiz bunu, riyanın esiri olmayan gerçek anlamda Allah’ı zikreden zikir âşıkları çok iyi bilir.

Ebû Hüreyre’nin (r.a) naklettiği diğer bir hadiste Resulullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: Ben kulumun zannı üzereyim. Beni zikrettiği zaman, ben onunla beraber olurum. Eğer beni kendi içinden zikrederse, ben de onu kendi zatımla anarım. Şayet beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde anarım. Bana bir karış yaklaşırsa ben ona on karış yaklaşırım; bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.” (6)

Hadisi açıklayan bazı alimler Allah Teâlâ’nın içinde zikretmesi ifadesini, kulun kalbine Allah’ın azametlerinin tecelli etmesi olarak yorumlamışlardır.


Ayrıca bakınızZikrin Fazileti” başlıklı yazımıza…



Zikir Çeşitleri
Tasavvuf
1. Gazâlî, İhyâ, 1/869
2. Gazâlî, İhyâ, 1/870
3. Müslim, Zikir, 4.
4. Tirmizî, Daavât, 128; Hâkim, el-Müstedrek, 1/495.
5. Buharî, Ezân, 36; Müslim, Zekât, 91; Tirmizî, Zühd, 53.
6. Buhârî, Tevhid, 50; Müslim, Zikir, 2.

Bir Yorum Bırak