Bostan'dan Hikâyeler

Zalim Padişah ve Zâhid

Zalim Padişah ve Zâhid

Zalim Padişah ve Zâhid

Şam taraflarında akil bir kişi dağ başında kendisine bir yer edinmişti. Burası karanlık küçük bir yerdi, sabrede ede kanaat hazinesi haline getirdi ve burasını bir saray kadar sevdi. Bu zat Huda dostu diye anılıyordu, insan suretinde fakat melek huylu biriydi. Büyükler ona hürmet gösterirdi; ancak o, kimseye minnet etmezdi. Arif olanların en büyük isteği, ellerinin kimseye uzanmamasıdır. Onların nefsi de her şeyi ister, bıraksalar köy köy dilenir, gezer.

Bu akıllı kimsenin bulunduğu memleketin sınırında bir uç beyi vardı. Zalimliğiyle karşısına çıkan güçsüz, zavallıların bileklerini bükerdi. Can yakıcı, merhametsiz, acizlere musallat olan bir adamdı. Nerede zavallı bir aciz bulsa malına mülküne hemen el kordu. Zorbalık ve baskıyla herke si ezmişti. Yani hiç kimsenin yüzü gülmüyordu. Halkın bir kısmı onun şerrinden kurtulmak için yurtlarını bırakıp gitti. Onun kötü şöhreti ülkenin her tarafına yayıldı. Yoksul, yaralı olan bir kısım insan ise mecburen orada kalmıştı. Bunlar da gece gündüz ona lânet ediyordu.

Sen zulmün ulaştığı ülkelerde bir tek huzurlu kimse bulamazsın ve dudakların gülüp açıldığını göremezsin.

Bu uç beyi ara sıra bu şeyhi ziyaret etse de ne hürmet görürdü ne de muhabbet. Huda dostu ona yüz vermezdi. Bu zalim, bir keresinde şeyhe şöyle dedi:

Ey mübarek kimse, niçin benden yüz çevirip nefret ediyorsun? Bilirsin ki ben seni çok severim ve seninle dost olmak isterim. Buna rağmen senin düşmanlığın nereden geliyor? Şu ülkenin hâkimi değilim, ama bir derviş kadar da mi değerim olmasın? Beni başkalarından üstün tut demiyorum, ancak herkese nasılsan benimle de öyle olmanı istiyorum.

u sözleri dinleyen akıllı abid öfkelenerek ona şu cevabı verdi:

Halk senin zulmünden inleyip dururken ben seninle nasıl dost olabilirim? Sen benim dostumla düşman oldukça benimle dost olmana imkân yoktur. Ben seni yalandan seviyor görünsem ne olur? Biliyorum ki dostum seni sevmiyor. Benimle dost olmak isteyen kimse Hakk’ın sevmediği işleri bırakmalıdır. Eğer bana hüsn-i zan besliyorsan gidip dostlarımın dostluğunu kazanmalısın. Dost gibi gelip benim elimi öpeceğine, git benim dostlarımı dost edin. Ben Huda dostuyum, hiçbir zaman dostumun düşmanıyla dostluk yapamam.

Halk ıstırap içerisinde iken, rahat rahat uyuyan o taş yürekli kimseye ben çok şaşarım…


Zalim Padişah ve Zâhid

Bir Kıssa Bin Hisse
Bostan’dan Hikâyeler

Bir Yorum Bırak