Muhabbet Divanı

Yunus Emre – Gitti Bu Kış Zulmeti

Yunus Emre - Gitti Bu Kış Zulmeti

Yunus Emre – Gitti Bu Kış Zulmeti Şiiri

Gitti bu kış zulmeti, geldi bahar yaz ile,
Yeni nebatlar bitti, mevc vurdu hep naz ile.

Yine mergizar oldu, uş yine gülzar oldu,
Ter nağme düzer oldu, musikide saz ile.

Hoş haber geldi dosttan, yatattı bağ u bostan,
İlm okur hezar destan bülbülleri raz ile.

Kim görmüştür baykuşun gülistana girdiğin,
Leylekler zikredermiş bir latif avaz ile.

Ya nice saklar isen dürdane gevher olmaz,
Keklik keklikler ile, hemişe bâz bâz ile.

El kuşu elden ele, gül kuşu gülden güle,
Baykuş virane sever, şahinler pervaz ile.

Nerde ki bir gövde var, akbaba orda üşer,
Duduları kafeste beslerler şeker ile.

Her şahsı kendi tüşün, kendiye tüş eyledi,
Sadıklar ikrar ile, sofular namaz ile.

Cahil, münafık, münkir, cümle alına şakir,
Âşıklar dîdâr sever, ârifler niyaz ile.

Dervişlik dedikleri dilde haber değildir,
Hak ile Hak olana orda menzil düzüle.

Ben dervişim diyenler, yalan dava kılanlar,
Yarın Hak dîdârını görmeyecek göz ile.

İlm ü amel ne fayda bir gönül yıktın ise,
Ârif gönül yaptığı beraber Hicaz ile.

Uğrular uğru ile, doğrular doğru ile,
Yalan yalanı sever, gammazlar gammaz ile.

Kimi dükkânda bakar, kimisi hoşluk sever,
Kimi bir pula muhtaç, kimisi canbaz ile.

Ulu divan kurula, orda kulluk sorula,
Bin tekebbür varmaya bir garib nevâz ile.

Kula nasip değicek sultan elden alamaz,
Zülkarneyn’i n’eyledi, ya Hızır-u ilyas ile.

Görmez misin Edhem’i, tac-u tahtı terk etti,
Hak katında hâs oldu, bir eski palas ile.

Bu dünyaya inanma, dünyayı benim sanma,
Niceler benim sanmış, giderler ham bez ile.

Aşk yağmuru damlası gönül göğünden damlar,
Sevgi yeli getirir yağmuru ayaz ile.

Yunus imdi gam yeme, n’idem, ne kılam deme,
Gelir kişi başına ezelden ne yazıla.

Yunus Emre (k.s)


Lügat:

mevc: dalga.
zulmet: nûrun karşıtı olarak karanlık, yokluk.
nebat: bitki.
mergizâr: yeşillik, çayır, çimen.
uş: şimdi, işte, gibi.
gülzar: Gül bahçesi, gülşen, gülistan.
hezar: bin, pek çok, bülbül.
nağme: güzel ve uyumlu ses. birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz.
raz: gizli sır, saklı şey.
latif: yumuşak, hoş ve ince bir güzelliği olan.
avaz: ses, yükses ses, nara.
gevher: cevher, inci, elmas, değerli taş.
dürdane: inci tanesi, kıymetli.
bâz: doğan, şehbaz, şahin.
bâz bâz: doğan, şehbaz, şahin.
hemîşe: dâima, her vakit, her zaman.
pervaz: uçma, saçak.
üşmek: üşüşmek.
dudu: papağan, tuti. bir papağan cinsi.
tuş eylemek: sürmek.
didar: yüz, çehre; mülâkat, görüş, görünme, görüş kuvveti, göz, açık, meydanda, göz, görme, görünme, görüşme, buluşma, yüz. Cenâb-ı Hakk’ın müminlere vâdettiği görünüşü, tecellîsi.
arif: çok anlayışlı ve sezgili (kimse), kavrayışlı, tecrübeli, bilgili, irfan sahibi.
uğru: yolkesen, hırsız, haydut.
canbaz: yerde ve tel, at, bisiklet, ip vb. üzerinde dengeye dayanan, tehlikeli, heyecan verici gösteriler yapan kimse, akrobat. at alıp satan veya yetiştiren kimse.
tekebbür: kibirlenme, büyüklenme, çalım, kurum.
nevaz: okşayıcı, taltif edici, iyi edici. tatlı ve ahenkli ses. okşayıcı, hoş ses. okşayan. iyilik etme, okşama.
ayaz: duru, pırıl pırıl havada çıkan kuru, keskin soğuk. çok soğuk.
palas: keçi kılından dokunmuş kaba kilim, yaygı; kolaylık gösteren, hoşa giden.


Yunus Emre – Gitti Bu Kış Zulmeti Şiiri
Yunus Emre Divânı
Divân-ı Muhabbet
Yunus Emre Şiirleri

Bir Yorum Bırak