Muhabbet Divanı

Hâce Ahmed Yesevî – Teberrük

Hâce Ahmed Yesevî - Teberrük

Hâce Ahmed Yesevî – Teberrük Şiiri

Hoş gâipten yetişti, güzel sözüm teberrük;
Âşık olsan ey tâlip, riyâzette belini bük.
Geceleri uyumayıp yaş yerine kanını dök;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Arslan Baba’m dediler; tâliplerde yok ihlâs;
Pîrin hâzır olduğunda ne gerek Hızır İlyâs?
Pîr’e adım attığında anmayın Gavsu’l-gıyâs;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

“Tâlibim” deyip söylerler, vallah, billah insâfsız
Nâmahreme bakarlar, gözlerinde yok insaf;
Kişi mâlını yerler, çünkü gönülleri değil sâf,
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

“Pîr hizmetini kıldık”deyip “tâlibim”deyip yürürler;
Yiyip Harâm, mekruhu, torbalarına vururlar,
Gözlerinde yaş yok, halka içine girerler,
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Zâkirim deyip ağlar, çıkmaz gözünden yaşı;
Gönüllerinde gamı yok, her an ağrıya başı;
Oyun-hile kılarlar, mâlum Hudâ’ya işi;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Tâlibim deyip söylerler, gönlünde yok zerre nûr;
Gerçek tâlibi sorarsanız, içi dışı gevher-inci,
Hakk’a açık sırları, yedikleri safâ-nûr,
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Görünüşü sûfiye benzer, kîyâmetten korkmazlar;
Günâh ve harâm hâsılı, günâhlardan ürkmezler,
Riyâ tesbîhi elinde, ağlayıp yaşını dökmezler;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.

Riyâ tesbîhi elinde, zünnâr iyi bilseniz;
Hak rızâsı budur aşk derdini eyleseniz,
Aşkını alıp mahşerde rezil olup dursanız;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Aşka adım atanlar, Hakk Cemâlini görürler;
Mûsâ gibi mahşerde Hakk’tan suâl sorarlar;
Sarhoş olup vuslatında Hû zikrini kurarlar;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.

İnşaallah işiteni Hakk’tan dileyip alırım,
Şeytân yolundan alıp Hakk yoluna salarım;
Yardım etse Mustafâ, günâhlarını dilerim;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.

Arslan Babamı sorsanız, Peygamber’e saygılı,
Sahâbeler ulusu, Rabb’in seçkin kulu,
Yattığı yeri perîşân, bir diken kulübesi;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Çarşamba günü işitip ansızın Hazret vardılar;
Arslan Bâb’ın evine o gün misâfir oldular,
Yattığı yeri perîşân görüp hayrân kaldılar;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

O Muhammed Mustafâ durup duâ eylediler,
Melekler âmîn deyip elini açarak durdular,
“Şöyle ümmet verdin” deyip Hakk şükrünü eylediler,
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Sahâbeler dediler: Arslan Baba’dır adınız,
Arapların ulusu, tertemizdir zâtınız,
Ten terbiyesi farz dedi, ferece salıp yattınız;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.

Âhir zamân ümmetleri süslerler evlerini;
Nefs hevâya sevinip bozar her an huylarını;
Şan ve şefkatler ile dik tutar boylarını;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Âhir zamân ümmetleri, dünyâ fânî, bilmezler;
Gidenleri görerek ondan ibret almazlar;
Erenlerin yaptığını görüp göze iliştirmezler
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

İyi yollardan sapıp kötü yola savuşan
Lânetli şeytân Pîrim deyip eteğine yapışan,
Şeytâna Pîrim deyip sabâh akşam görüşen;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

İmân-İslâmını alıp, ölmem deyip gülüşen,
Ölmem deyip dünyada Mevlâm ile vuruşan,
Gâfillik ile her an ömrünü boşa geçiren;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Vakti gelse, Azrâil, “Emâneti ver!” diyecek;
Lânetli şeytân, Pîrim diye, cân verende görünecek,
İmânını dinini alıp gönül hâlini sormayacak;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Tevbe kılsa, tevbesini Mevlâm kabûl kılmayacak,
Allah dese, Rabbi elini tutup almayacak,
Cürüm ve isyân düğümünü Pîre varıp çözmeyecek,
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Yedi yaşta Arslan Baba Türkistan’a geldiler,
Başımı koyup ağladım, hâlimi görüp güldüler,
Binbir zikrini öğretip merhâmet eylediler;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Söz eyledim hurmadan bana hiddetlendiler,
“Ey edepsiz çocuk” deyip asâ alıp kovdular,
Hiddetinden korkmadım, bana bakıp durdular,
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Ağzını aç ey çocuk, emânetini vereyim;
Özünü yutmadım, aç ağzına koyayım,
Hak Rasûlün buyruğunu ümmet olsam, işleyeyim”
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Ağzımı açtım, koydular, hurma kokusu eyledi mest;
İki dünyadan geçip vallah oldum Hakk-perest;
Şeyh-molla toplandı, alıp yürüdüler el-ele
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Babam dedi: Ey oğlum, zorluk vermedin bana,
Beş yüz yıldır damakta saklar idim ben sana”,
“Özünü siz alıp kabuğunu verdiniz bana;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Babam dedi: “Ey yavrum, karşımda dur, öleyim;
Namâzını kılıp göm, cânı tasadduk eyleyeyim,
Yardım eylese Mustafâ, İlliyyin Cennetine gireyim”,
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Ağlayarak dedim: Ey Baba, genç çocuğum bilemem
Kabrinizi kazsalar ben götürüp koyamam
Hakk Mustafâ sünnetini, çocuğum, bilemem;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Babam dedi: Ey yavrum, melekler toplanacak,
Cebrâil imâm olup, diğerleri tâbi olacak;
Mikâil ve İsrâfil kaldırıp kabre koyacak;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Kul Hoca Ahmed, sözünü câhillere söyleme,
Söz söyleyip, câhile, değersiz pûla satma,
Açlıktan ölsen bile, nâmerdden aslâ minnet çekme,
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.

Hâce Ahmed Yesevî (k.s)


Hâce Ahmed Yesevî – Teberrük Şiiri
18. Hikmet, Divân-ı Hikmet
Divân-ı Muhabbet
Hâce Ahmed Yesevî Şiirleri

Bir Yorum Bırak