İhtiyar Çalgıcı
Hz. Ömer (r.a) zamanında bir çalgıcı çok güzel çeng çalardı. Bülbüller onu dinlerken kendinden geçerdi. Çalgısından çıkan nağmeler, dinleyenleri bazen neşelendirir, bazen de insanın aklını başından alır, ruhunu kanatlandırır, hayal alemlerinde gezdirirdi.
Zaman geçti, yaş ilerledi, çalgıcı ihtiyarladı. Güzelim sesi çirkinleştiği için itibardan düştü. Artık bir şey kazanamaz duruma gelmiş, bir dilim ekmeğe muhtaç olmuştu.
Bir gün, içi yanarak Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulundu. Rabbine, “Allahım, sen bana uzun bir ömür, bir çok fırsat verdin. Benim gibi değersiz kulundan ihsanını eksik etmedin. Yetmiş yıl, çeşitli günahlar işleyerek sana isyan ettim. Bir gün olsun rızkımı kesmedin. Artık kazancım yok. Bugün senin misafirinim. Sana konuk oluyorum. Çalgımı da senin için çalacağım” dedi.
Çengini alarak mezarlığa gitti. Medine mezarlığında bir hayli ağlayarak çeng çaldı. Sonra da çengini yastık yapıp uyudu.
O sırada, Halife Hz. Ömer’e (r.a) de bir uyku hali geldi. Kendini uykudan alamadı. Adeti olmadığı halde, o saatte uykuya daldı. Rüyasında bir ses ona, “Ey Ömer, kulumuzu ihtiyaçtan kurtar. Mezarlıkta has bir kulumuz var. Beytülmâlden 700 dinar al, götür o kulumuza ver. Ona de ki: Şimdilik ihtiyaçlarını bununla karşıla. Paran bittiğinde tekrar gel.”
Hz. Ömer (r.a) rüyasında duyduğu sesin heybetiyle uyandı. Hemen hazırlığını yapıp mezarlığın yolunu tuttu. Mezarlığın çevresinde döndü dolaştı. Bir kaç tur attı. Çalgıcı ihtiyardan başka kimseyi göremedi. Rüyasında bildirilen has kulun, ihtiyar çalgıcı olabileceğine ihtimal vermiyordu. Mezarlığı yeniden dolaştı. Aradı, taradı, başka kimseye rastlayamadı. Kendi kendine, “İhtiyar çalgıcı nasıl olur da bana bildirilen tertemiz, hizmete layık bir kul olur?” diye düşündü.
Çölde avını arayan aslan gibi mezarlığın içini, dışını, etrafını bir daha dolaştı. İhtiyar çalgıcıdan başka etrafta kimse kimse bulunmadığına kanaat getirdi.
Karanlık içinde nice nurlu gönüller vardır diyerek, ihtiyar çalgıcının yanına gitti. Saygıyla oturdu. Aksırarak geldiğini haber verdi.
İhtiyar çalgıcı sıçrayarak uyandı. Karşısında Emirü’l-müminîn Hz. Ömer’i (r.a) görünce şaşırdı ve korkudan titremeye başladı. Beti benzi attı. Oradan uzaklaşmak istedi ama yapamadı. İçinden , “Yâ Rabbi! Sen yardım et” dedi. Hz. Ömer (r.a), “Benden korkma. Sana, Hak Teâlâ’dan müjde getirdim. Selâm edip, hatırını soruyor. İhtiyaçların için bu parayı gönderdi. Bunları harca bittiğinde bana gel” dedi.
Çalgıcı ihtiyar bunları duyunca utancından titreyip ağlamaya başladı. Bir hayli ağladıktan sonra, “Rabbimle arama perde oldun” diyerek çengisini parçaladı. Ağlayıp, sızlayarak rabbine şöyle yalvardı:
“Ey Allahım! İsyanla geçen ömrüme acı. Bir günümün bile kıymetini bilemedim. Ömrümü boş yere harcadım. Nefsimi şarkılar söyleyerek tükettim. Dünyadan ayrılacağımı unuttum. Yazıklar olsun bana. Gün bitti akşam oldu. Allahım! Verdiklerine razı olmayan nefsimi, sana şikayet ve bütün yaptıklarıma da tövbe ediyorum.”
İhtiyar Çalgıcı
Mesnevi’den Hikayeler, Mesnevi I. Cilt
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî (k.s)
Bir Yorum Bırak
Yorum yazmak içingiriş yapmanız gerekir.