Kıssa

Allah Korkusuyla Erişilen Makam

Allah Korkusuyla Erişilen Makam
Allah Korkusuyla Erişilen Makam

Yusuf b. Hüseyin hazretleri seyahatlerinden birinde, Arabistan’da bir kabileye uğradı. Kabile reisinin kızı, kendisini görüp aşık oldu. Bir yolunu bulup Yusuf b. Hüseyin yalnızken yanına geldi. Yusuf b. Hüseyin hemen kaçarak başka bir yere gidip oturdu. Başını dizlerine koydu. Çok yorulmuş olduğu için uyuyuverdi. Rüyasında, benzerini hiç görmediği bir yerde, yeşiller giyinmiş kimseler gördü. Biri de padişah misali taht üzerinde oturuyordu. Kendilerine yaklaşıp kim olduklarını sordu. Onlar, kendisine saygı ve hürmet gösterip yol açtılar. Sonra,

“Bizler melekleriz. Taht üzerinde oturan da Hz. Yusuf’tur (aleyhisselâm). Yusuf b. Hüseyin’i ziyarete geldi” dediler.

Yusuf b. Hüseyin, hayret etti ve mahcup oldu. Ağlamaklı bir sesle, “Hasbunallah! Ben kim oluyorum ki Allah Teala’nın peygamberlerinden biri benim ziyaretime gelsin, olacak şey değil” dedi.

Bu sırada Hz. Yusuf tahttan inip kendisiyle müsâfaha etti ve kendisine sarıldı. Yusuf b. Hüseyin ona,

“Ey Allah’ın peygamberi, ben kim oluyorum ki bana bu kadar iltifat ediyorsunuz?” dedi. Hz. Yusuf buyurdu ki:

“O kabile reisinin güzel kızı yalnızken yanına gelince ve sen Cenab-ı Hak’tan korkarak ve O’na sığınarak oradan çıkınca Allah Teâlâ, senin halini bana ve meleklere gösterip, ‘Ey Yusuf! Bak, senin Zeliha’dan kaçtığın gibi bu Yusuf da kabile reisinin kızından nasıl kaçtı’ buyurdu ve beni bu meleklerle birlikte seni ziyarete gönderip bunları sana söylememi emretti ve buyurdu ki,

“Her şeyin bir nişanesi vardır. Bu zamanın nişanesi Zünnûn-i Misrî’dir. Ism-i âzam ona verildi. Huzuruna git.’ Hem de sana şu müjdeyi vermemi emretti ki sen, Allah Teâlâ’nın seçilmiş kullarındansın.”

Yusuf b. Hüseyin uykudan uyandığında aşk-ı ilâhî her tarafını kaplamıştı. Kendisine verilen işaret üzerine Mısır’a doğru yola çıktı. Bir an önce Zünnûn-i Misrî’ye (kûddise sırruhû) kavuşmak arzusunda idi. Nihayet Zünnûn-i Mısrî’nin meclisine gelip oturdu. Beş sene, bu sohbet meclisine devam etti. Beşinci yılın sonunda hocası kendisini çağırıp,

“Artık memleketine git. Allah rızası için insanlara nasihat et. Allah için konuş” buyurdu.

“Peki, efendim” deyip ayrıldı.

Memleketi olan Rey şehrine gelince bir meclis kurup insanlara nasihat etmeye başladı. Bu hal, elli sene böyle devam etti. Çok talebe yetiştirdi. İbrahim-i Havvâs, Yusuf b. Hüseyin’in talebesi olup onun sohbeti bereketi ile çok yüksek hallere ve makamlara kavuştu.”


Allah Korkusuyla Erişilen Makam

Kıssa
Bir Kıssa Bin Hisse

Bir Yorum Bırak