Yunus Emre – Ey Bana İyi Diyen Şiiri
Ey bana iyi diyen,
Adımı sofu koyan.
Acep sofu mu olur,
Hırka ile taç giyen.
Başıma taç giyindim,
Halka sofu göründüm.
Dışıma hırka giydim,
İçim bir kuru kovan.
Bu dilim zikir söyler,
Gönlüm fesad fikr eyler.
Hiç böyle mi zikr eyler,
Hakkı aşk ile seven.
Gözüm yolun gözetmez,
Külük işidir tutmaz.
Dilim yerinde yatmaz,
Davalar kılar yalan.
Yunus gümansız bilir,
Yalancı yolda kalır.
Bir gün maksudun bulur,
Gerçeklik ile yalan.
Ey Bana İyi Diyen Şiiri – II
Ey bana iyi diyen,
Benim kamudan kemter.
Şöyle mücrimim yolda,
Mücrimler benden server.
Benim gibi mücrim kul,
Gel iste bir dahi bul.
Dilimde ilm ü usûl,
Dileğim dünya sever.
Zâhirim iyi yerde,
Gönlüm fâsid haberde.
Bulunmaya Bağdad’da,
Bencileyin bir ayâr.
Dışım göynü içim ham,
Dirliğim budur müdam.
Yol varmadan bir kadem,
Arştan veririm haber.
Dışım biliş, içim yad,
Dilim hoş, gönlüm mürted.
İşim yavuz iyi ad,
Böyle fitne kanda var.
Kime ki öğüt verdim,
O Hakk’a erdi gördüm.
Bana benim öğüdüm,
Hiç eylemedi eser.
Takındım şeyhlik adın,
Kodum maşuk tâatın.
Verdim nefsin muradın,
Kanı Hakk ile Pazar.
Yayıldı Yunus adı,
Suçtur cümle tâatı.
Çalab’ım inâyeti,
Suçun geçire meğer.
Ey Bana İyi Diyen Şiiri – III
Ey bana iyi diyen, benim kamuda yavuz,
Alnımı ay bilirim, bu gözlerimi yıldız.
Bu vücudum şehrinde buçuk pulluk assım yok,
Amelim mahalleri ser-be ser kalmış ıssız.
Hücrede ve bucakta Hakk’a lâyık amel yok,
Kimde derd ü firak var, kimlerde eserli söz.
Halk hep ayağın durur, ben seğirdim oturdum,
Geçtim sadır yerine, döşek kalın, yerim düz.
Bunun gibi sâlûsluk çünkim elime girdi,
Artık n’işime yarar âh u firak vâh u suz.
Ben bir kitap okudum, kalem onu yazmadı,
Mürekkep eyler isem, yetmeye yedi deniz.
Ben oruç namaz için süci içtim esridim,
Tesbîh u seccadeyçin dinledim çeşte kopuz.
Yunus’un bu sözünden sen mana anlar isen,
Konya minâresini göresin bir çuvaldız.
Yunus Emre (k.s)
sofu: dine sıkı sıkıya bağlı, dinin buyruklarına ve yasaklarına tümüyle uyan (kimse).
fesad: tabiî halden çıkma, bozulma, bozukluk. kargaşalık, karışıklık, fenâlık, kötülük, bozgunculuk, fitne. her şeyi kötü tarafından alan, kötüye yoran, karıştırıcı.
külük: eşek. boynuzlu olması gerektiği halde, boynuzsuz ya da kısa ve kırık boynuzlu olan hayvan. külde pişirilen yağlı yufka ekmeği. boynuzlu keçiği.
gümansız: umutsuz.
kamu: hep, bütün, halk hizmeti gören devlet organlarının tümü.
kemter: değersiz, itibarsız, daha aşağı.
server: baş, reis, yüce.
mücrim: günahkâr, kabahatli, suçlu.
zahir: açık, berrak, âşikâr olmuş. görünen, meydanda olan, görünürdeki. içten olmayan, yapmacık.
göynü: iyice olmuş meyve. olmuş. olgun.
müdam: devam eden. sürekli. daim ve baki olan.
kadem: ayak, adım.
arş: yükseklik, yüksek yer ve yüksek şey. tavan, ev, çadır; ayağın parmaklara doğru uzanan tümsek kısmı. hükümranlık, şan, şeref ve taht. kralın tahtı, hükümranlık, Allah’ın tahtı.
yad: anma, hatıra, hatırda tutma, zikretme.
mürted: önce Müslüman iken dîni terk eden.
kanda: nerede, nereye. kanda (kan): (Osmanlıca) bir şeyin menbaı, özde.
yavuz: güçlü, çetin, keskin, sert.
maşuk: sevgili. sevilen, aşık olunan.
taat: ibadet etmek. meşrû emir ve isteklere uyma. baş eğmek, emredileni yerine getirmek, söz dinlemek.
inayet: iyilik, kayra, atıfet, ihsan, lütuf.
assı: fayda, kâr, kazanç, menfaat. erken yetişen ürün, erken doğan koyun, keçi yavrusu.
firak: hasret, özlem, ayrılık, ayrılık acısı.
seğirmek: vücûdun herhangi bir yerindeki deri, altındaki kaslarla berâber hafif hafif oynamak, kımıldayıp titremek.
sadr/sadır: göğüs, baş, başköşe. yürek, sine, kalp, ön, baş, başkan, reis, ileri; her şeyin öncesi ve başlangıcının en iyisi; oturulacak yerlerin en iyisi. meclisin önü ve muteber yeri, reisin oturduğu yer.
sâlûs: ikiyüzlü, riyakâr.
esrimek: coşup kendinden geçmek, vecde gelmek; mest olmak.
çeşte: uzun saplı büyük tekneli bir çeşit musiki âleti.
kopuz: eskiden beri türklerin kullandıkları, bugün altay türklerinde rastlanan bir çeşit musiki aleti. bağlamanın atası kabul edilir.
Yunus Emre – Ey Bana İyi Diyen Şiiri
Divân-ı Muhabbet
Yunus Emre Şiirleri
Bir Yorum Bırak
Yorum yazmak içingiriş yapmanız gerekir.