Tasavvuf

Sûfi Kavramı ve Sûfinin Özellikleri

Sûfi Kavramı ve Sûfinin Özellikleri

Sûfi Kavramı ve Sûfinin Özellikleri

Sûfi ne demektir?

Sûfilerden bir kısmı şöyle dedi: İçleri saf, dışları pak olduğu için sûfîlere “sûfîyye” adı verilmiştir. Bişr bin Haris; “Allah için kalbini saf hale getirmiş olan zattır” demiştir.

Sûfilerden biri; “sufi Allah’la olan muamelesini saf hale getirdiği için Aziz ve Celil olan Allah’ın saf ikramına ve kerametine nail olan kimsedir” demiştir.

Bazı sufiler bu konuda şöyle derler: Sûfilere sûfiyye denilmesi ulu ve yüce olan Allah’ın huzurunda ilk safta bulunmalarındandır. Gerçekten de sûfiler yüce himmetleri ile Hakk’a dönmüşler, kalpleri ile O’na yönelmişler ruhları ile O’nun huzurunda bulunmuşlar, onun içinde birinci derecede önemli olan bir yer işgal etmişlerdir.

Diğer bazı sufilere göre sofilerin vasıfları Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanındaki “Ehl-i Suffa”nın özelliklerine yakın olduğu için kendilerine sûfiyye denilmiştir.

Başka bir sufi grubuna göre sufiler “yün” manasına gelen “sof”dan yapılan elbiseler giydikleri için sufi adını almışlardır.

Mülkiyetlerinde bulunan eşyayı terk ettikleri için sufilere “fukara-fakirler” de denilmiştir.

Sûfi Kimdir?

Sûfilerden birine “sufi kimdir?” diye sorulunca şu cevabı vermiştir: “Sûfi malik ve memluk olmayan kişidir.” Yani o mala, hırs da ona malik değildir.

Kıyafetleri dikkate alınarak tasavvuf ehline “Sûfiyye” denilmiştir. Onlar nefsin hazzı için yumuşak ve güzel görünüşlü elbiseler giymezler.

Asr-ı Saadet Sûfileri

Yukarıda anlatılan hususiyetlerin hepsi Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanındaki “Ehl-i Suffa” halleridir. Onlar da garip, fakir ve muhacir idiler. Mal ve memleketlerini terke mecbur edilmişlerdi. Ebu Hureyre ve Fudale bin Ubeyd -radıyallahu anhum- Suffa Ehlinden bahsederlerken açlıktan yerlerde sürünürlerdi. Onları gören bedeviler kendilerini deli sanırdı. Yün elbise giyinirlerdi” demişlerdir.

Yün elbise peygamberlerin kıyafet şekli evliyanın giyim tarzıdır. Ebu Musa (r.a); “Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) çuha (yün-sof) giyer, eşeğe biner, zayıf kişilerin davetine icabet ederdi” demiştir.

Hasan Basrî (k.s) diyor ki: “Bedir Savaşı’na iştirak etmiş olan 70 sahabiye yetiştim. Bunların softan başka bir şey giydiklerini görmedim.

İzah ettiğimiz gibi sufiler Ehli Suffa‘nın sıfatı, kıyafeti ve gidişatı üzerine oldukları için “sufiyye” adını almışlardır.

Tasavvuf ehlini “Sıfat” ve “saff-ı evvel”e (ilk saf) nisbet edenler onların kalplerini ve batınlarını dikkate almışlardır. Gerçekten de bir kimse dünyayı terk eder ona rağbet etmez ve ondan yüz çevirirse, Allah o kulun sırrını ve ruhunu saf, kalbini nurlu kılar. Resulullah (s.a.v) “içine nur giren kalp açılır ve genişler” buyurmuştur. “Ya Resulallah, bunun alameti nedir?” diye sorulunca yalan dünyadan uzaklaşmak, ebedi olan ahiret yurduna gönül vermek ve gelmeden evvel ölüme hazırlanmak” diye cevap vermiştir. (İrakî, el-Muğnî, 1,8: III, 23) Hazreti Peygamber (s.a.v) dünyadan uzaklaşanların kalplerini Allah’ın nurlandıracağını bu hadisiyle haber vermişlerdir.

İmanın Hakikati

Resulullah (s.a.v) “İmanın hakikati nedir?” diye sorduğu vakit Harise (radıyallahu anh):

“Dünyadan el etek çekince gündüzlerim susuz, gecelerin uykusuz hale geldi. Rabbim’in arşını açıkça görür gibi oldum. Birbirini ziyaret eden cennet ehli ile yek diğerine düşman kesilen cehennem ehlini görür gibiyim”, demişti.

Hz.Harise (r.a), “dünyadan el etek çekince Allah kalbimi nurlandırdı da daha evvel bana gaib (gizli) olan hususlar gözle görülür gibi bir vaziyete geldi” diye durumunu haber vermiştir. Bu konuda Resulullah (s.a.v) “bir kimse Allah’ın kalbini nurlandırdığı bir şahsı görmek isterse Harise’ye baksın” diye buyurmuş ve bu sözü ile Hz Harise’nin (r.a) kalbi nurlu bir kişi olduğunu beyan etmiştir (Taberani, Bezzar). Bu gibi vasıflarından dolayı sufileri “nuriyye” adı verilmiştir.


Sûfi Kavramı ve Sûfinin Özellikleri
Tasavvuf Sohbetleri
Semerkand Dergisi, Ağustos 2015

Bir Yorum Bırak